top of page

Antisosyal Kişilik Bozukluğu

  • Yazarın fotoğrafı: ömer yalçin
    ömer yalçin
  • 3 Oca 2015
  • 5 dakikada okunur

Antisosyal kişilik bozukluğu veya diğer adıyla sosyopati, psikopati ile alâkalı bir psikolojik bozukluktur (düzensizliktir). Bir sosyopatı psikopattan ayıran özellik, semptom farklılığıdır. Psikopati, sosyopatiye göre daha ağır bir bozukluk olup, sosyopatide görülen semptomlara ilâveten özellikle ahlaka aykırı davranışlar ihtiva eder. Sosyopatiye sosyal çevrenin sebep olduğu düşünülmektedir. Antisosyal kişilik bozukluguna (ASKB) sahip olan insanlar, halk arasında yaygın olarak “sosyopat” olarak adlandırılırlar. Yürürlükteki 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 32. maddesine göre, antisosyal kişilik bozukluğu, ceza muafiyet veya indirimini gerektiren bir akıl hastalığı değildir. Zira ASKB, bir kişilik bozukluğudur; bir akıl hastalığı değildir. TCK. m. 32 ise, akıl hastalığı sebebiyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme kabiliyeti önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmeyeceğini, davranışlarını yönlendirme kabiliyeti önemli olmayan derecede azalmış olan kimsenin de ceza indiriminden faydalanacağı hükmünü getirmektedir.

Korku, kızgınlık, endişe, üzüntü duygusu olmayan psikopatların aksine, sosyopatlarda bu duygular vardır; ama suçluluk olarak tanımlanan duyguyu hissetme yeteneği, Sosyopatlarda da yoktur. Suçluluk duygusundan uzak oldukları için, bir eylemi yapıp yapmama konusunda bilgi sahibi değillerdir; doğru ve yanlış kavramlarını hissedemedikleri için öğrenmeleri gerekir; ama çoğu zaman bu bile onları yapacaklarından vazgeçirmeye yetmez. Toplumun ortak değerlerine dâhil olamayan yani ahlak değerlerinden yoksun olan sosyopatlar, yaptıklarını ahlaksızlık olarak görmezler. Başkalarına zarar verecek davranışlarda bulunmayı da normal görürler ve vicdan duyguları gelişmediği için de rahatlıkla suç işlemeye devam edebilirler.

Sosyopatlar, içlerinde biriken öfke ve şiddet duygusunu saklayabilirler, bastırabilirler ve bu nedenle hepsi şiddete meyilli olmayabilir; ama şiddet uyguladıklarında, insanlara zarar verdiklerinde ise empati (duygudaşlık) kuramadıkları için bu durumda bir vicdan azabı duymazlar, iç hesaplaşma yaşamazlar ve bu durum, psikopatlarınki gibi bir zevk kaynağı değildir.

Sosyopatlar, insanları araç olarak görürler; sadakat, dürüstlük, onur gibi duygu derinliklerinden yoksundurlar ve yaptıkları kötü şeyler ile aralarında bir bağ kurmazlar, aşağılık davranışlarından rahatsız olmazlar. Çok zeki, eğitimli, kariyerli, karşı cins tarafından sevilen insanlar olabilirler. Sosyopatlar (evli ya da bekâr fark etmez) çoğu zaman birden fazla kişiyle ilişki sürdürebilirler, aldatmaya meyillidirler. Evlilikleri çok problemli olur ve üstesinden gelemeyince de alınan psikolojik yardım sırasında tesadüfen keşfedilir durumları.

Genelde zeki olan SOSYOPAT’ların en belirgin özelliklerinden biri de, her türlü dış faktörü kontrol edebilme yetenekleri sayesinde kendilerini güvenceye alabilecekleri bir çevre yaratma becerileridir ki buna çok ihtiyaç duyarlar. Örneğin: Sosyopatlar bir tehlike sezdiklerinde, kendilerine yönelik tehlike olasılığını azaltmak amacıyla çevrelerindeki tüm insanları belirli bir şekilde davranmaya iterler. Çevresindekileri kendi istedikleri şeyi yapmaya inandırmak, ikna etmek, zorlamak için uygun sözcük kombinasyonlarını bulmada (laf ebeliği ya da laf cambazlığı da diyebiliriz) ustadırlar ve yedi adım ötesini düşünüp detaylı planlar yapabilirler.

Antisosyal kişilik bozukluğu olan şahısların ortak özelliklerinin bir kısmı şunlardır:

Yalan söyleme veya hırsızlık yapmada ısrar,

Ceza adaleti sistemi ile mükerrer problemler yaşama,

Diğer şahısların haklarını veya sınırlarını (mülkî, fizikî, cinsî, hissî, hukukî) ihlâl etme temâyülü,

Alkol veya uyuşturucu madde suiistimali,

Saldırganca, sıklıkla şiddetli davranış; kavgaya karışma temâyülü,

Daimî olarak endişe, sinirlilik ve moral bozukluğu hissetme (disfori)

Tanı

DSM-IV-TR anti-sosyal kişililik bozukluğu ( AKB ) tanı kriteri iki bileşen içerir; bu iki bileşen aşağıda ki gibidir. Birinci bileşende 15 yaşından itibaren başkalarını önemsememek yaygın bir örüntü olmakla beraber aşağıdakilerden en az üç tanesinin bulunması gerekir. ( American Psikiyatri Birliği, 2000 )

Tekrarlanan yas ihlali,

Sahtekarlık, yalan,

Dürtüsellik,

Sinirlilik ve saldırganlık,

Başkalarının ve kendinin güvenliğini umursamamak,

Mali açıdan tutarsız istihdam, sorumsuzluk,

Pişmanlık yoksunluğu,

İkinci bileşen ise 15 yaşından önce bir davranış bozukluluğunun bulunmasıdır.Evden kaçma, sık sık yalan söyleme, hırsızlık ve mala zarar verme davranış bozukluklarının başlıca belirtileridir.Kişi AKB tanısı için en az 18 yaşında olmalıdır. Newman ve arkadaşlarına göre AKB tanısı olan insanların dörtte üçü başka bir bozukluğun tanı kriterine de uymaktadır ve en çok rastlanan komorbid ise madde bagımlılıgı

Teşhis için, aşağıdakilerden en az üçünün bir şahısta toplanması gerekir:

Mükerreren göz altına alınmayı gerektiren fiilleri işlemek suretiyle belirlenmiş, hukuka uygun davranışları tespit eden sosyal kurallara uymamak,

Mükerreren yalan söylemek, takma isimler kullanmak veya şahsî menfaat yahut zevk için diğer insanları kandırmak fiilleri ile belirlenen hilekârlık,

Fevrîlik (ânî tepki gösterme) veya ileriyi (geleceği) plânlayamamak,

Mükerrer fizikî dövüşmeler ve saldırılar ile belirlenen sinirlilik ve saldırganlık,

Kendisinin veya başkalarının emniyetine yönelik ihmalî (tedbirsiz) umursamazlık,

Tutarlı iş davranışını devam ettirme (aynı işte uzun süre çalışma) veya malî mükellefiyetlerini ifada mükerrer başarısızlık tarafından belirlenen daimî sorumsuzluk,

Başka bir kimseye zarar verme, kötü davranma veya malını çalma hususunda umursamaz olmak yahut bu fiilleri mantıklılaştırmak tarafından belirlenen merhametsizlik.

Antisosyal davranış, sadece “şizofreni” nöbeti veya “manik nöbet” esnasında meydana gelen türden olmamalıdır.

Potansiyel gelişimsel belirtiler

Her ne kadar, antisosyal kişilik bozukluğu 18 yaşından önce resmen teşhis edilemese de, bu hastalığın, MacDonald Üçlüsü olarak bilinen üç işaretçisi, bazı çocuklarda bulunabilir. Bunlar; normalden uzun bir süre devam eden yatak ıslatma, hayvanlara eziyet ve piromani (yangın çıkarma hastalığı, yani yangın çıkarma hususunda kontrol edilemez bir isteğe sebep olan akıl hastalığı).

Bu işaretleri sergileyen çocukların ne kadarının büyüyünce antisosyal kişilik bozukluğu geliştirecekleri bilinmemektedir. Fakat bu işaretler, teşhis konulmuş yetişkinlerin hayat hikâyelerinde sıklıkla bulunmaktadır. Kaç sayıda çocuğun, bu semptomlara sahip olduğu hâlde antisosyal kişilik bozukluğu geliştirmediği bilinmediği için, tahminî değer (diğer bir ifadeyle, bu semptomların gelecekteki antisosyal kişilik bozukluğunu tahmindeki faydası) net değildir. Bu üç özellik, Akıl Hastalıkları IV–TR Teşhis ve İstatistik Rehberi’nde (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders IV-TR) “davranış bozukluğu” ismi altında yer almaktadır.

Antisosyal kişilik bozukluğunun işaretlerini sergileyen bir çocuğa, ya “davranış bozukluğu” veya “ihtilâfî husumet bozukluğu” (oppositional defiant disorder) teşhisi konulabilir. Fakat bu çocukların tamamının yetişkinliklerinde antisosyal kişilik bozukluğu geliştirecekleri söylenemez.

Sebepleri

ASKB'nun sebepleri bilinmemektedir. Biyolojik ve genetik faktörlerin rol oynayabileceği sanılmaktadır. Fakat, hastalık ile biyolojik faktörler arasındaki istatistikî korelasyon zayıftır, bu da pek çok uzmanı aksi yönde bir inanca yöneltmiştir.

Antisosyal ebeveyne sahip olma gibi ailevî bir hikâye, hastalığı geliştirme şansını artırmaktadır. Mayo Kliniği’nin web sitesine göre, çocukluktaki ev (yuva), okul ve sosyal çevredeki (meselâ mahalledeki) bir takım çevre faktörleri de katkı yapabilir. Meselâ aşırı cezalandırıcı bir ev veya okul ortamı gibi.

Robins (1966), antisosyal kişilik bozukluğuna sahip fertlerin babalarında, diğer fertlerin babalarına kıyasla, daha fazla sosyopatik özellikler ve alkolizm vakası bulmuştur. Böyle bir ailede, diğer ailelere kıyasen, erkeklerin daha fazla antisosyal kişilik bozukluğu vakasına sahip olduklarını, kadınların ise daha fazla somatizasyon bozukluğu (somatization disorder) sergileme eğiliminde olduklarını bulmuştur.

Bowlby (1944), antisosyal kişilik bozukluğu ile hayatın ilk beş yılındaki ana mahrumiyeti arasında bir bağlantı görmüştür. Glueck and Glueck (1968), bu kişilik bozukluğunu geliştiren çocukların analarının tutarlı disiplin uygulamama ve şefkat göstermeme eğiliminde olduklarının işaretlerini ve alkolizm ve fevrîliğe yönelik anormal bir eğilim bildirmiştir. Bu faktörlerin tamamı, tutarlı yapıya ve davranış sınırlarına sahip istikrarlı ve fonksiyonel bir ev oluşturma hususundaki başarısızlığa katkıda bulunmaktadır.

Evlât edinme konusundaki araştırmalar, hem genetik katkıların ve hem de çevre katkılarının hastalığın gelişmesindeki rolünü desteklemektedir. İkizler hakkındaki araştırmalar da, yetişkinlerdeki antisosyal davranışın irsen intikal edebilirliği hususuna işaret etmektedirler ve genetik faktörlerin yetişkinlerde antisosyal çocuklar veya ergenlerden daha önemli olduğunu göstermişlerdir. Zira bu son kategori araştırmalara göre, antisosyal çocuklar veya ergenlerde, paylaşılan çevre faktörleri daha önemlidir (Lyons ve diğ., 1995).

Tedavisi

Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler genelde çevrelerinde ki kişilerin zoru ile psikologa yada psikiyatriste gelirler. Eğer kişi sorunlarının nedenini başkalarında görmeye devam ederse ve sorumluluk almayı reddederse tedavinin süresi uzayabilir. Kişilik hastalıklarının erken yaşlarda gelişiyor olması ve insanların kendilerini bu hastalık ile tanımlıyor olması tedavinin çözümünü zorlaştırmaktadır. Tedavinin başarılı olabilmesi için kökleşmiş davranış şekillerine, yaklaşımlara, bakış açılarına, ilişki yapılarına ve kişinin kapasitesine bakılması gerekir.

Bu hastalarda dikkat edilmesi gereken en önemli etken uyuşturucu ve alkol kullanımıdır. Bazı durumlarda madde bağımlılığı ve kullanımı kişilerin antisosyal davranışlar geliştirmelerinde temel etken olabilir. Bu durumda kişinin madde bağımlılığını bırakması kişinin iyileşmesinde önemli bir adım olabilir.

Antisosyal davranış bozukluğunda kullanılabilecek her hangi bir ilaç bulunmamaktadır. Fakat bazı semptomlar ve davranışlar için doktor gözetiminde ilaç kullanımı önerilebilir. Örneğin saldırgan davranışlar için antidepresan kullanımı gibi. Fakat hatırlatmak gerek, antisosyal kişiler ilaç kullanımına sıcak bakmayabilir ve ilaç almayı reddedebilirler.

Uzm. Psk. Bahar Özkan KERSE

 
 
 

Comments


Featured Posts
Recent Posts
Archive
Search By Tags
Follow Us
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
Bizi Takip Et 
  • Google+ Black Round
  • Facebook Black Round
  • Instagram Black Round
bottom of page