top of page

Depresyon - Belirtileri - Tedavisi

  • Yazarın fotoğrafı: ömer yalçin
    ömer yalçin
  • 3 Oca 2015
  • 3 dakikada okunur

Depresyon psikiyatrinin en sık görülen ve halk arasında da en çok görülen, merak edilen rahatsızlığıdır. İnsanların çoğu hayatlarında dönem dönem üzüntüler yaşarlar. “Depresyona girdim; O kadar üzgünüm ki depresyondayım; Depresifim bu ara” benzeri sözleri sık sık etrafımızdaki kişilerden duyabiliriz. Ancak klinik depresyon o kadar da hafife alınabilecek, mutsuzluğumuzu ve keyifsizliğimizi tarif etmek için kullanılabilecek bir durum değildir. Depresyon duygu durum bozukluğu olarak geçen ruhsal bir hastalıktır. Kendisini duygusal, zihinsel ve bedensel yakınmalar ile ağır şekilde gösteren, her yaşta, kadın ve erkekte, mesleki kariyer ve de gelir gözetmeksizin yaşanabilen önemli bir sorundur. Depresyon tanısı konulabilmesi için belirtilerin aralıksız, hemen hemen her gün en az iki hafta boyunca yaşanması ve kişinin hayatının gidişatını ve işlevselliğini bozması gerekmektedir.

Belirtileri Nelerdir?

Klinik bir rahatsızlık olan depresyon, kişinin duyguları, düşünceleri, bilişsel işlevleri, davranışları ve bedeninin bazı işlevlerinde ciddi değişiklikler meydana getirir. Bu değişiklikler şu şekilde sıralanabilir: Hemen hemen her gün yaşanan derin üzüntü, bunalmış ve bıkkın bir duygu durum, keyifsizlik, isteksizlik, düşünce, yeme ve uyku sorunları(çok ya da az uyuma ya da yeme), belirgin kilo kaybı ya da alımı, konsantrasyon bozukluğu, konuşma ve fizyolojik işlevlerde yavaşlama, yorgunluk belirtileri, vücutta sersemlik, halsizlik, aktivitede azalma, ağlama nöbetleri, tekrar eden ölüm ve intihar düşünceleri. Aynı zamanda, depresyondaki kişiler gelecekten beklentisiz ve ümitsiz olmaya ve kimseden yardım göremeyeceklerine inanmaya eğilimlidirler. Hayatlarında her şeyin kötü gittiği, yaşanan sorunların çözümü olamayacağı, kimseden yardım göremeyeceklerine dair yanlı bir algı içerisindedirler. Kendilerine, çevrelerine ve dünyaya karşı negatif ve oldukça güvensiz düşüncelere sahiptirler. Kendilerine yönelik suçlama, aşağılama, küçük görme eğilimde olabilirler, ayrıca kendilerini değersiz, sevilmeye layık olmayan, güçsüz ve yalnız olarak algılayabilirler. Sosyal etkinliklere katılmaktan kaçınır, aile ve arkadaşlarından uzaklaşırlar, sosyal destek almayıp yalnızlaştıkça aslında daha kötü olmaya, duygu ve düşüncelerinin içinde boğulmaya devam ederler. Hatta kimi zaman ölümü ya da intiharı düşünebilirler. Içinde bulunulan durumun major depresyon olarak görülmesi için, belirtilerden biri mutlaka ya depresif ruh hali(yoğun mutsuzluk, keyifsizlik) ya da hayata karşı ilgi kaybı olmalıdır(isteksizlik).

Depresyon için Risk Faktörleri Nelerdir?

Depresyona yakalanmaya etki eden risk faktörleri değerlendirildiğinde görülmektedir ki kadınlar erkeklere oranla iki kat daha fazla depresyona yakalanmaktadır. Mentsturasyon, hamilelik, menopoz dönemi hormonal değişiklikleri kadınlarda depresyon riskini arttırmaktadır. Erkeklerde daha az görülen depresyonu tetikleyen unsurlar ise, erkeklerin yardım istemekte kadınlara oranla daha zayıf oluşu, öfke patlamaları, alkol ve madde bağımlılığında kadınlardan önde olma durumları, ve kadınlara oranla duygularını daha fazla bastırmaları olarak sıralanabilir. Her iki cinsiyeti ortak ilgilendiren tetikleyicilerin başında yas süreçleri/ölümler, yüksek sorumluluklar, boşanma süreçleri, büyük yaşamsal değişiklikler (doğum, taşınma, adaptasyon süreçleri, emeklilik, boşanma iş değiştirme), romantik ilişkilerde ya da evliliklerde yaşanan anlaşmazlıklar, fiziksel/duygusal/cinsel istismar-taciz gelmektedir. Kişilerin çaresiz, yalnız ve de toplumsal olarak da dışlanacaklarını hissettikleri durumlarda depresyonun çok daha çabuk baş gösterdiği bilinmektedir. Ayrıca, genetik faktörler de depresyonun ortaya çıkışında büyük rol oynamaktadır. Araştırmalara göre, anne ve babası depresyon geçirmiş çocukların, geçirmeyenlerin çocuklarına oranla depresyona yakalanma ihtimalleri çok daha yüksek. Hem genetik geçişin hem de ailede yaşanan depresyonun çocuk ya da genç tarafından gözlem yoluyla öğrenilmesinin büyük etkisi söz konusu.

Nasıl tedavi edilir?

Klinik depresyon ciddi fakat tedavi edilebilir bir hastalıktır. Her depresyon hastasına aynı tedavi yöntemi uygulanmaz. Kişinin yaşı, hayat tarzı, faydalabileceği kaynaklar, kişilik yapısı göz önünde bulundurularak kişiye özgü bir tedavi planı oluşturulmaktadır. Multidisipliner bir yaklaşım yani psikiyatrik destek (ilaç desteği) ve psikoterapi desteğinin beraber alınıyor olması despresyon tedavisinde kalıcı etkiler sağlamaktadır. Terapi görmek, depresyona tekrar yakalanma riskini azaltmakla beraber kişinin bu hastalıkla nasıl baş edeceğini öğrenmesine yardımcı olur.

Depresyona yakalanan kişilerin bu durumla kendi kendilerine baş edeceklerini zannetmeleri, bunun zamanla kendi kendine geçecek bir durum olduğunu düşünmeleri onlara zaman kaybettirebilir. Belirtilerin kendilerinde olduğunu fark ettikleri anda bir uzman desteğine başvurarak bilinçli bir sürece adım atmaları doğru olacaktır. Ayrıca, tedavi sürecine ek olarak, sosyal destek alabilecekleri ortamları fazlalaştırmak, uyku düzeni sağlamak (çok erken uyumaya engel olup, sabahları fazla uyumayı engelleme), bir spor-sanat aktivitesinde yer almak, kendilerine ve isteklerine zaman ayırmak, çaresizlik ve umutsuzluk düşüncelerini sınayarak hayat olaylarına karşı karamsar bir bakış açısı yerine daha gerçekçi ve pozitif bir bakış açısı geliştirmek depresyonla başa çıkma konusunda kendilerine yardımcı olacaktır.

Uzman Psikolog Bahar Özkan KERSE
 
 
 

Komen


Featured Posts
Recent Posts
Archive
Search By Tags
Follow Us
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
Bizi Takip Et 
  • Google+ Black Round
  • Facebook Black Round
  • Instagram Black Round
bottom of page