Sevilebilir biri olmak!
- ömer yalçin
- 4 Oca 2015
- 3 dakikada okunur
Sevilebilir biri

olmak…
Aşk ilişkimizi sürdürmekten çok bizi bir araya getiren bir duygudur…
Aşık olduğumuz zaman çok daha güçlü bir hissiyata bürünürüz ve hayata bakış açımız ciddi anlamda değişkenlikler göstermeye başlar. Bu duygu zaman zaman endişe ve kendinden şüphe duyma gibi olumsuz düşünceler hissetmemize de neden olabilir. Aynı zamanda bizi daha sevecen ve doğru kişi de yapacaktır. Fakat sonunda aşk sarhoşluğu geçtiği zaman yine kendimize gelir ve eskisinden çok daha güçlü ve mutlu hissetmeye başayabiliriz bu duyguları sürdürebilirsek.
Tabiki önemli olan aşkın olgunlaşma sürecidir.
Birçok araştırma aşkın çiftleri bir arada tutmaktan ziyade bir araya getirmekte daha etkili olduğunu gözler önüne seriyor. Aşk bizi bir araya getirir, devamlılığını sağlayan ise sevgi, saygı ve güvendir.
Birçok kişiden şu sözü duyabilirsiniz; ‘Aşk kolay, zor olan ilişkidir.’’ Aslında doğrusu Aşk basit olduğunda ilişkilerin zor olduğudur.
Aşkı basit yapan ise duyguların yanılsaması diyebiliriz.
Güçlü duygular ve hislerimiz bize bir yanılsama meydana getirebilir. Bizler duygularımıza anlam yüklemeye çalışır ve beklentiler içerisine gireriz.
Eğer kızgınsam; yanlış birşey yapıyorsundur
Eğer utanıyorsam, reddetmişsindir.
Eğer aşıksam, benim istediğim gibi olmalısın.
Öfke ve kızgınlık hariç hiçbir duygusal deneyim aşktan daha fazla yanılsama yaşamamıza neden olmaz. Buradaki neden aslında oldukça içseldir, hayal kırıklıkları ve hüsranı kimse kendi üstüne almak istemez. Bu ise birtakım savunma mekanızmalarının geliştirilmesine neden olacaktır. Güçlü duygular ve birisine karşı olan hislerimiz onu net olarak anlamamızı engelleyebilir. Eğer şiddetli bir baş ağrınız varsa başkasının bel ağrısı çektiğini anlamanız zor olacaktır. Eğer birisine dargınsanız, onun hatalarını hoş göremezsiniz. Heycanlı ve coşkulu bir gününüzde sokaktaki evsiz ve uykusuzları farketmeniz daha zor olacaktır. Aşk da sevdiğimiz kişinin içsel duyguları ve hareketlerine karşı bizi daha hassas kılar. Parterimizi anlamakta zorlanabiliriz. Güçlü duygular bizlerde yanılsamalara sebep olabilir ve yanlış kararlar verebiliriz.
Parteriniz zamanla daha az sevdiğiniz birisine dönüşüyor
Aşkın büyüsü azalmaya başladığında partnerimizde sevmediğimiz yanları görmeye başlıyoruz. Bunun en büyük nedeni aşkın büyüsüne kapılıp partnerimizi olduğu gibi sevmek yerine olmasını istediğimiz gibi sevmemiz oluyor çoğunlukla.
Özellikle evli çiftlerin ikinci yılında bu sebeple ortaya çıkan kavgalar zaman zaman kırıcı olabiliyor. Çiftler; para, cinsellik, kıskançlık, temizlik veya hiç mantıklı olmayan bir çok konuda kavga etmeye başlıyor, aslında bu kavgaların başlamasının ardında acı birtakım gerçekler yatıyor;
Neden benim istediğim gibi olamıyorsun?
Sen bana istediğim kişi olduğumu hissettirdin! Şimdi sen benim istediğim kişi ol!
Sonuçta sevmediğimiz biri haline dönüşmek.
Aslında aşk bizi iyi biri haline dönüştürür. Çok daha sevgi dolu, şevkatli, hoşgörülü ve anlayışlı oluruz. Bu özellikler sizin ilişkinizi sürdürebilmeniz için daha samimi ve güvenli olmanızı sağlar. Burada karıştırmamamız gereken konu bu hisleri bizim hissettiğimizdir. Karşı taraftan aynı beklentiler içerisine girmek bu özelliklerin tersine çalışmasına sebep olacaktır. Unutmamamız gerekir ki partneriniz sizi daha iyi bir insan yaptıktan sonra kendisi zamanla bencilce değişmedi. Sizi iyi ve sevgi dolu yapan şey hoşgörülü, sevgi dolu, anlayışlı şevkatli birisi olmanız. Bu özelliklerinizi kaybederseniz partnerinizin de değiştiğini düşünmeye başlayabilirsiniz.
Aşkın büyüsünün azalmasıyla bizi iyi ve sevecen birisi yapan duygularımızda da solmalar meydana gelir. Burada durumun farkında olmalı ve sevgi, saygı ve güven unsurlaruyla ilişkiye devam edebilmeliyiz. Bu durum partnerimizin değiştiği anlamına gelmez sadece duyguları hissetme yoğunluğumuzun azaldığı anlamına gelmektedir. Burada eşinizi veya geçmişinizi suçlamaya başlarsanız ilişkiniz zamanla bitecektir. Bencilleşmemeliyiz, ben merkezli düşünce kötü niyetler doğurup, ilişkinizi temelden sarsacaktır. Yetersiz ve sevimsiz hissetmeye başladığınız zaman partnerinizi suçlamaya başlamanız durumu daha kötü hale sokar. Yapılması gereken şey kendinizi sevilebilir hissettirecek şeyler yapmak ve etrafı suçlamaktan vazgeçmek olacaktır.
Doğru partner olmak…
Doğu partner ve sevilebilir birisi olmak için ne yapmanız gerektiğini hiç düşündünüz mü? Mesela çocukları sevimli yapan şey sadece şirin olmalarıdır.
Bahse girerim aklınıza sinirli olmak, kendi bildiğini yapmak, sürekli haklı olmak gibi fikirler gelmiyordur. Aklınıza ilk gelen şeyler bakımlı, merhametli, hoşgörülü, takdir eden, dürüst, güvenilir cesur, güçlü birisi olsa gerek. Eğer sevilmek ve yeterli hissetmek istiyorsanız aşık olduğunuz zamanki duygularınızı korumalı ve zamanla olgunlaştırarak sürdürmelisiniz.
Büyük bir aşk için küçük düşün
Aşkın büyüsü ve tutkuların yoğunluğu tabiki çok güzeldir fakat bu sihirin bakış açınızı bulandırmasına izin vermemelisiniz. Her gün partnerinizin açıklarını ve hatalarını aramaya çalışmak, sizin hissettiklerinizi hissedip hissetmediğini sorgulamak, duygularınızın olumsuz yönde değişmesine ve çekilmez biri olmanıza sebebiyet verecektir.
Aklını 'Aşk'a kurban et...
Akıl birçok defa yanılmamızı sağlar. En çok da kendi aklımız... Öyle oyunlar, öyle senaryolar hazırlar ki bize, inanmamak mümkün olmaz. Kalpte ise yalan barınmaz, yalanın yuvası akıldır.
Aklımızı kalbimizle evlendirdiğimizde ise 'aşk' doğar...
Aklın fitnesi kalpte temizlenir, kalbin doyumsuzluğu akılla dengelenir. Kalbimiz kırılır aklımız tamir eder.
Aşkın en güzel ritmini oluşturur bu evlilik.
Birini sevmeye koyulmak başlı başına bir iş, bir girişimdir. Güç ister, yürek ister, körlük ister. Hatta başlangıçta öyle bir an vardır ki uçurumun üstünden sıçramak ister; düşünmeye kalkarsan aşamazsın onu...
| Jean Paul Sartre
Klinik Refleksolog ve Psikolog Ömer YALÇIN
Comments